Kayıtlar

Tuğba hocam

Cama yansımak yerine Cana yansısak keşke.. Sahi! Canıma yaslanırmısın? . . Yorgunluk değil bizimki Yaşanmışlığın verdiği tembellik. Geldik geleli dünyaya Sanki ne yaptık ki? Çelik çomak saklambaç, Tövbe ettiklerimiz Tövbe etmediklerimiz. Tövbe edemediklerimiz. Tövbe estağfurullah.  . . . Ruhum ruhuna aşık. Ruhum ruhuna meftun. Ruhum bir kayıp ülkesinde, Yol bilmez, dil bilmez. Ruhuma klavuz olur musun? Sana; bana kal demem, lakin; Bana hâl olur musun? . . . . Avuçlarım bir kelebek Seninse yüzün dünya haritası! Kavuşmamız hayal.. Uçayım desem gök yüzüne, ömrüm üç günlük,ömrüm güç günlük. Kanadımda mutluluk polenleri. Kanadımda arzın bereketi. Gökyüzünden vazgeçtim Gül yüzünü esirgeme yeter ki, Bereketlensin umutlar.. . . . . . Çayına, kahvene,  Camında ki perdene, Canımdaki derdine Kırk yıl hatır yükledim, azımsama! Ben bir kelebeğim Ömrüm üç günlük. Dünya üç günlük. Sen bende kırk yıl.. Sonsuzluğa kanat çırpmak değil mi? Seni sevmek ölüye can değil mi? . . . . . . Geliyorum.. Karakuyu
Hayatının gerçeklerini degiştiremiyorsun. Kaderin hükmüne boyun eğiyorsun. İçinde kıpırtılar bitiyor. Sevgiler nefrete dönüyor. Ama işte o ama'lar elini kolunu ayağını bağlıyor. Bedenin onun yanında ama yüreğin çooook uzaklarda. Aynı yatakta aynı koltukta aynı sofrada bulusan, sadece bedenler. Ruhlar çoktan terketmiş bir başka yerde yaşamakta. Bazen an kadar yakin ama asirlar kadar uzakta.   mihrace...

yine geldi

Hiç gitmemiş gibi  Dönüp gelmek nerden geldi aklına. İçimde yangınını körükleyen Neden reva gördün yalnızlığı bana? Unutmaya çalışırken kalbimin acısını Marifet mi ben buradayım demen?

sokak lambası

Sen kayıp şehrin karanlık kaldırımlarının olmayan hayalet sokak lambası. Ben o lambanın altında asırlardır bir anlık aydınlık için bekliyorum. Ne sen yanıyorsun, ne ben kendimi buluyorum... mihrace...

Doğrudur

Resim
..DOĞRUDUR... Geceyi acılarıma katık ettiğim doğrudur. Gündüzleri bir yorgan gibi örtüp acılarimi uyuttugumda. Sevmek için sevilmeye layık bir yurek bulamadigim Her kalbimi açtığımda ihanetle yaralandığımda dogrudur. Yalanı sevmedigim Yalancıya tahammül edemedigimde Doğrudur kaf dağına köprü kurdugum Hayallerimde zümrudü ankayı yorduğum Güllere söyledigim nağmelerim Bülbüllerle seherlerde zikre daldığım Doğrudur babasızlığım Bir yanımın eksikligi Boynum bükük yetim oldugum. Sütten çıkmış ak kaşıkta değilim Günahsız bir melekte. Doğrudur boyumdan büyük laflar söyledigim. Siyaha kara beyaz ak dedigim. Merde canımı verdigim Namerdi yere serdigim. Anaç bir kadın olduğum doğrudur. Lakin cigeri beş para etmezden daha yigit olduğumda. Beş kuruşa tamah etmedigim Dünya yı bir imtihan bildiğim Sevdigim Yeri gelipte sevildigimde doğrudur. Dostuma sırtımı dönmedigim Düşmanıma şirin görünmedigim Menfaat icin doğruyu inkar etmedigimde Dogrudur... mihrace...

yollar

İnsanlar diyorum azizim insanlar. Belki de kendini insan sanan zavallılar. Ben mesela azizim ne kadar kul olabildim Yaradana ne kadar layık bir insan. Nefsi muhtac iken herkesten çok nasihata İnsan olma hasletlerini kaybedenler  Kulluk vasfını yitirenler  Dostluk billurunu kırıp gidenler Takvim yaprakları misali  Ömrümden birer birer dökülenler. Azizim yollar cam parçalarıyla kaplı Yürümek değil gayem  Fincancı katırlarını ürkütmeden Tek gözlü menfaat devini uyatıpta Peşime düşürmeden. Param parca olsada ayaklarım Parmak uçlarımı hissetmeden yol alırım. mihrace...

ķırgınım

KIRGINIM... Ben sana kırgınım. Öyle geçer cinsinden değil. İyice içten içe kırgınım. Telafisi yok bilesin. Beklettiğin yetti gayri Ben sana küs bile değilim. Tıka basa kırgınım. Çok gördün ya iki dizeyi. Eline mi yapışırdı diline mi? Roman yaz demedim ki. Bir iki çiçek ismi Biraz sevgi serpecektin üstune şiirinin. İstemem bu saatten sonra selam da verme. Ben sana öyle böyle değil bir güzel kırgınım işte. Çocuk avutur gibi Bir kaşık bal sürüp dilime. Aklın sıra dalganı geçiyorsun. Bende pek hevesliymişim Ümitlenmeye. Özür beyan etme boş yere Ben sana kırgınım yine. mihrace...